Tayfun Yılmaz - Kızıl Saçlı Kadın

Yağmurda ıslanmasına rağmen, hiç de aceleci olmayan adımlarla yürümeye devam etti. Barın kapısındaki görevliyi, başıyla belli belirsiz selamlayarak içeri girdi. Şapka ve pardösüsünü vestiyere bırakıp, küçük koridordan geçerek salona ulaştı. Doğruca bara yürüdü. Haftaiçi olmasına rağmen kalabalık sayılırdı. Tabureye oturdu ve salondaki kalabalığa hafifçe dönerek, incelemeye koyuldu. Buraya çok sık gelmemesine rağmen, tanıdığı insanlar görebilmeyi umarak, içki içip sohbet eden insanlara gözgezdirdi.

Barmen ne içeceğini sorduğunda, bunu düşünmediğini farkederek, acele bir kararla, iki buzlu bir votka ve çok az limon suyu ekleyin, deyiverdi.

Bakışlarını tekrar salona çevirdiğinde, biraz ilerisindeki masada oturan iki kadını gördü. Kızılsaçlı ve daha güzelce olanı, yüzünde hafif bir gülümseme ile diğerine bir şeyler anlatıyordu Anlatılanların içinde, küçük yalanlar var mıdır, diye düşündü. Ardından, insanları hemen olumsuz yönde yargıladığı için, kendisine biraz kızdı, ama üzerinde durmadı.

İçkisinden bir yudum aldı ve ağzında bıraktığı tadın, kendisini biraz geçmişe taşımasına şaşırmadı. Çevredekilerin ne tür içkiler içtiğini anlamak için, hızla salonu taradı ve kendi içkisinin, aslında pek de moda olmadığını düşündü.

İki kadın, kadehlerin üzerindeki buğudan iyi soğutulduğu anlaşılan, beyaz şarap içiyorlardı. Saatine baktı, yedi otuzbeşi gösteriyordu. Uzayan toplantı yüzünden, öğle yemeğini atladığını hatırladı. Önündeki kuruyemişle dolu kaseyi yarılamıştı bile. Bu tip şeylerle karnını doyurmayı sevmezdi, barmenden mönü istedi ve minik sosis ve köfte toplarından oluşan atıştırmalık tabağı ısmarladı.Kızıl saçlı kadınla bir an gözgöze geldiler ve adam hafifçe gülümsedi, ya da öyle zannetti.

İki kadının masasına uzunca boylu bir erkek yaklaştı. Kızıl saçlı kadının elini sıkarken diğer kadını öptü ve adam bu durumu, gelen kişinin, diğer kadının erkek arkadaşı veya eşi olabileceği şeklinde yorumladı. Biraz rahatladı.

Yaklaşık bir saattir, yalnız başına barda oturmasının, kimseyi beklemediğine dair açık bir işaret sayılıp sayılmadığını düşündü. Bu kadar detaya girdiği için kendine güldü. Ama, bu ayrıntıların kadınlar için çok sıradan olduğunu, kendisiyle ilgili olarak, kızıl saçlı kadının kimbilir ne ayrıntılar yakaladığını ve bunları bir araya getirerek, yaşamı hakkında hikayeler yazmış olabileceğini düşündü.

Tartışmasız kadınlar, bu konuda erkeklerden çok daha başarılıydılar. Doğaları gereği, her şeye şüpheyle yaklaşmaya ve olaylar düşündükleri gibi gerçekleştiğinde, ben demiştim, ya da ben zaten anlamıştım, demeye bayılırlardı.

Karısı da, birkaç ay önce, benzer bir yaklaşımla adamı itham etmiş, büyüyen tartışma, ayrılık kararıyla noktalanmıştı. Dört buçuk aydır ayrı yaşıyorlardı, ama henüz boşanma kararı almamışlardı. Adam, kendisini aklamak için uğraşmamış, karısının önünde sonunda doğruyu görüp, pişmanlık ve daha fazla üzüntü yaşamasını arzulamıştı. Böylece, gereksiz paranoyalarından ve kurmaca yaşantısından uzaklaşması için, karısına ders vermiş olacağını düşünmüştü.

Bu düşüncelerden sıyrılıp, kızıl saçlı kadının masasına baktı. Gitmişlerdi.

 

6 kasım 2012